Turgut Uyar

Yaşamı İstanbul'daki ilköğreniminden sonra, Konya Askeri Okulu, Işıklar Askeri Hava Lisesi ve Askeri Murlar Okulu'nu bitirip Posof, Terme ve Ankara'da personel subayı olarak görev yaptı. İlk evliliği annesinin isteği ile oldu. 

18 yaşında baba olan Uyar ilk eşinden olma 3 çocuğunu memurluk yaptığı yerlerde büyüttü. 1958'de askerlikten ayrılarak Türkiye Selüloz ve Kağıt Sanayisi'nin Ankara şubesinde çalışmaya başladı. 1966 yılında eşinden ayrılıp İstanbul'a yerleştiğinde o dönem Cemal Süreya ile ilişkisi bitme aşamasında olan Tomris Uyar ile şiir üzerine mektuplaşmaya başlarlar. 

Bu mektuplaşmalar evlilikle sonuçlanır. Tomris Uyar ile evliliklerinden bir erkek çocukları olur. Hece ölçüsüyle yazdığı ve toplumsal konuları işleyen ilk iki kitabı Arz-ı Hal (1949) ve Türkiyem (1952)'den sonra, Dünyanın En Güzel Arabistanı'yla bireyin iç dünyasına yönelerek yalnızlığın ve çıkışsızlığın peşinde olmuştur. 

Tütünler Islak (1962) ve Her Pazartesi (1968)'de koruduğu bu çizgiyi, Dîvân (1970)'la geleneksel şiirin kalıplarına, Toplandılar (1974) ve Kayayı Delen İncir (1982)'le söz konusu dönemde yaşanan sınıfsal mücadelenin yansımalarına yerini bırakmıştır.

Anıları

Uyar, Turgut (1927-1985) İkinci Yeni akımının önde gelen şairlerinden. Aslında rakıcı değil, votkacıydı. Ama rakı sofrasında dostlarla birlikte vakit geçirmekten hoşlanırdı. 

Fethi Naci, 1959'da Ankara'da Can Yücel'in tanıştırdığı Turgut Uyar'ın kolay dostluk kuran insanlardan olmadığını söyler. Bir yıllık askerliği boyunca her pazar gününü onun evinde geçirmiştir: "Turgut, mutfakta keyifle yemek yapardı. Üstelik çok güzel yemek yapardı. Özellikle patlıcan salatası ünlüydü. Ben de arkalıksız, küçük bir hasır iskemleye oturur, Turgut'u seyrederdim. Dostluğumuz başlayalı daha bir yıl bile olmamıştı ama bu kısa süre içinde konuşmuş olmak için konuşmak zorunluluğundan kurtulmuştuk. O, yemeği hazırlar, votkasını içerken ben de rakımı yudumlardım." 

1968 yazında ise Paşabahçe'de buluşur Uyar'la Naci: "Bir işçi arkadaşın küçük teknesiyle her akşam çapariye çıkardık. Ne balık bolluğuydu o! Her akşam rakı mezesi olacak kadar istavrit garanti idi. Tomris Uyar'la Turgut Uyar, deniz kıyısında karşı yakada oturuyorlardı. Onlar da kimi akşamlar gelmişlerdi." 

Onat Kutlar, Bebek'teki Şadırvan'ın, denizin tam üstündeki kaptan köşkü gibi havalı ve sakin barında iki şairi nasıl gördüğünü aktarır: "Aylardan mayıs olmalı. Henüz yazlık bar mevsimi tam başlamamış; akşamüstü olmasına rağmen ortalık tenha. Karşıda uzak planda, Kandilli ve Küçüksu sırtları erguvanlar içinde. Barın ahşap tezgâhı üstünde iki votka kadehi ya da cin. İçinde bol buz, yeni çıkmış ve getirilmiş Bodrum mandalinasından iki yeşil dilim ve birer küçük nane dalı. Martı sesleri ve Karadeniz'den, ırıptan dönen balıkçı motorlarının uğultusu... Ve bara tünemiş susan iki sıkıntılı adam: Turgut Uyar ve Edip Cansever. İkisi de içkilerini yudumlarken, Avrupa'da oturup Asya kıtasındaki erguvanlara bakıyorlar ve şiir düşünüyorlar. Onlar yirmi dört saat şiir düşünürlerdi." 

PELİN ÖZER Fethi Naci Anılar Kitabı / Onat Kutlar Gündemdeki Sanatçı 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zekeriya Öz

Ahmet Vefik Paşa

Ahmet Mümtaz İdil