Ömer Uluç

Ömer Uluç, (1931-2010) Çalışmalarını sadece tuval resmiyle sınırlamamış, değişik malzemeler kullanarak ürettiği farklı sanat yapıtlarıyla kendine özgün bir alan açmayı başarmış ressam. Ömer Uluç bohem âleminin önde gelen simalarındandı; dost canlısı, rakı masasında sohbet erbabıydı. 

Dostu Ahmet Oktay onu hiç eksilmeyen kahkahasıyla hatırlıyor: "Kadehi elinde, sandalyesinde geriye yaslanmış gülüyor; gecenin ucunda bir yerde. Nerede olursak olalım, sabaha doğru kendimizi bir resim-şiir tartışmasının ortasında bulurduk Ömer'le. Hiç eksilmeyen kahkahasını duyuyorum şimdi. Kadehi elinde, sandalyesinde geriye yaslanmış gülüyor Ömer Uluç; gecenin ucunda bir yerde. 

Yaşamın tümü bir gülümseyiş yapılamamış olsa da... Gülebilmek de bir direniş çünkü." Onat Kutlar, 1983 yılının soğuk bir kış akşamı, onunla Ziya Restaurant'ın alt katındaki barda karşılaşmalarını aktarır. İçkinin sadece kahkahalara değil, yasa da dostluk ettiğini kanıtlayan bir hikâyedir bu. Ziya'nın lokanta bölümü hıncahınç doludur. 

Barın bir köşesinde ise Ömer Uluç, alkolden yükünü almış tek başına oturmaktadır. Kutlar'a "Biliyorsun" der, "Sevim öldü." Sevim Burak, onun eski eşidir. Onat Kutlar öylece kalakalır, bir süre karşılıklı, sessizce içkilerini yudumlarlar. Ömer Uluç, son sergisine Parçalanmanın Kimyası adını koydu, karakalem otoportresinin yanına Lucretius'un şu dizelerini not düştü: Ölümün olduğu yerde ben yokum Benim olduğum yerde ölüm yok. 

PELİN ÖZER Ahmet Oktay Gizli Çekmece / Refik Durbaş Rakı ile Edebiyat Muhabbeti 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zekeriya Öz

Ahmet Vefik Paşa

Ahmet Mümtaz İdil