Robert Louis Stevenson
Stevenson, 1882’ye doğru, İngiliz okuyucuların romanlardaki beklenmedik olguları hor gördüklerini, basit, verimsiz bir konuyla ya da konusuz bir roman yazmanın daha ustaca olacağını düşündüklerini gözlemliyordu.
José Ortega y Gasset -Sanatın Insansızlaştırılması, 1925Stevenson’ın gözlemlediği aşağılamayı çözümlemeyi dener ve 96’ncı sayfada, “bugün yüksek duyarlılığımızı ilgilendirebilecek bir serüven bulmanın çok güç olduğunu” ve 97'nci sayfada böyle bir buluşun “uygulamada olanaksız olduğunu” kabul eder.
Diğer sayfalarda, aşağı yukarı diğer bütün sayfalarda, “psikolojik” romanı savunur ve serüvenlerin verdiği zevkin var olmadığını ya da çocukça olduğunu iddia eder. Kuşkusuz, 1882’de, 1925’te, hatta böyledir.
Bazı yazarlar (aralarında Adolfo Bioy Casares'i saymaktan zevk duyuyorum) buna katılmamayı akla uygun bulmaktadırlar. Burada bu düşünce ayrılığının nedenlerini özetleyeceğim. Birincisi (ne altını çizmek, ne de çelişkili görünümünü hafifletmek istiyorum) serüven romanına özgü sertliktir.
Karakter romanı ya da “psikolojik” roman şekilsizliğe yönelir. Ruslar ve Ruslar’ı izleyenler, hiçbir karakterin olanaksız olmadığını bıkkınlık verecek ölçüde gösterdiler: Aşırı mutluluk nedeniyle intihar, merhamet nedeniyle cinayet, sonsuza dek ayrılmayı göze alacak kadar birbirine aşık kişiler, aşktan ya da alçakgönüllülükten dolayı ihanet edenler ...
Bu mutlak özgürlük, sonuçta, mutlak düzensizlikte son bulur. Öte yandan “psikolojik” roman aynı zamanda “gerçekçi” roman olmak
Yorumlar
Yorum Gönder