Tolga Şardan
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü.
Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
Tolga Şardan (d. 1968, Ankara), Türk gazeteci ve yazar. Günümüzde T24 haber sitesinde gündeme ilişkin yazılar kaleme almaktadır.
Hayatı ve kariyeri
Ankara'da İltekin İlkokulu, Cebeci Ortaokulu ve Ankara Lisesini bitirdi. Çankaya Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Gazeteciliğe Ankara'da yerel olarak yayımlanan Ulus Gazetesi'nde stajyer muhabir olarak başladı.
1989'da Milliyet Gazetesi Ankara bürosunda 'gece sorumlusu' olarak görev aldı. Bir süre sonra 'Uzman Güvenlik Muhabiri' görevine getirildi.
2013'te Milliyet'in Ankara temsilciliğine atandı. Milliyet'te 29 yıl gazetecilik yapan Şardan 2018 yılında gazeteden ayrıldı.
Ocak 2019'da Halk TV sitesinde Büyüteç adlı köşesinde günlük yazılar yazdı. Halk TV'de sadece 3 ay çalışan Şardan, Nisan 2019'da T24 haber sitesine geçti. Hâlen T24'te gündeme dair yazılar yazmaktadır.
Hakkında yapılan suç duyurusu
Tolga Şardan 3 Kasım 2019'da "Emniyet’te neler oluyor; Menzilciler, Emniyet atamalarında birbirine mi girdi?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Yazı içeriğinde "Fethullahçıların boşalttığı koltuklara başka tarikat mensupları getirildi. Emniyetteki son atamalar Menzil tarikatında kavgaya neden oldu." konusuna değindi.
Yazıya 15 Kasım 2019'da Emniyet Genel Müdürlüğünden yazılı bir açıklama gelip, Şardan hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Akabinde T24 sitesindeki yazıya mahkeme kararıyla erişim engeli getirildi.
Ödülleri
- 1992 ve 1993 - Çetin Emeç Genç Gazeteciler Mansiyon Ödülü
- 1992 - Muammer Yaşar Bostancı Haber Ödülü
- 2004 - Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü
- 2005 - Çağdaş Gazeteciler Derneği Haber Ödülü (Üniversiteliye Büyük Gözaltı haberiyle, Milliyet)
- 2011 - Çağdaş Gazeteciler Derneği Rafet Genç Haber Ödülü
- 2011 - Türkiye Spor Yazarları Derneği Haber Ödülü
- 2012 - Çağdaş Gazeteciler Derneği Mustafa Ekmekçi Haber Ödülü
- 2022 - Çağdaş Gazeteciler Derneği Yılın Gazetecileri Ödülleri - Köşe Yazısı Ödülü (“Sarallar soruşturmasının perde arkasında Soylu ile Aktaş arasında yaşananlar” köşe yazıyla - T24)
- 2023 - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü (Sinan Ateş Cinayeti başlıklı yazı dizisiyle)
Yayımlanmış eserleri
- Komonist Masasındaki Nazım Hikmet (2019)
Bir haber de benden!
Eski Türkiye’de, mesleğin ilk yıllarında öğretilen üç gazetecilik öğretisinden birisiydi haberin öznesi olmamak!
Diğerleri, “gazetecilikten zengin olunmayacağı” ve “gazeteciliğin mesafe mesleği” olduğuydu. Şimdilerde bu iki öğretinin, bırakın yakını, uzağından bile geçilmiyor artık, o da ayrı.
Üzerimde emeği olan meslek büyüklerim; haber peşinde koşan gazetecinin, haber konusu olmaması gerektiğinin altını çizdiler hep.
Epeyce devam etti bu prensip. Ancak son yıllarda pek çok gazeteci “habere giderken, haber olmama” öğretisini gerçekleştiremez oldu. İstemleri dışında, “Demokles’in baş üzerinde sallanan kılıcı” misali davalar, yargılamalar, tutuklamalar, koşullu tahliyelerle haber peşinde koşarken, haber olmakla karşılaştı. Halen de karşılaşıyor.
Gazetecilerin, uğradıkları haksızlıklar karşısında meslektaşlarının haberlerini yapmadıkları gün kalmadı neredeyse.
Bu satırların yazarı da cuma akşamı mesai sonrasında saatlerini Ankara Adliyesi’nde geçirdi bir kez daha.
Avukatlar ve T24 Ankara Bürosu’ndaki mesai arkadaşlarımla birlikte geç saatlere kadar adliye koridorunda olmamın sebebi, başlatılan yeni bir adli soruşturmaydı.
Soruşturmanın konusu, Büyüteç’teki son yazıydı.
Yazıdaki bilgilere karşın BTK, zaten “yazıyı kaleme alan hakkında suç duyurusunda bulunacağını” henüz aynı günün ilk saatlerinde açıklamıştı.
Elbette söz konusu yaklaşımda bir sorun yok. Kurumun doğal hakkı! Sistemin olağan akışı çerçevesinde adliyeye yapılacak suç duyusu sonrasında önümüzdeki günlerde savcılığın yolunu tutmak zorunluydu.
Fakat savcılık, daha önce yaşanan benzerleri gibi yerel polis birimleri üzerinden telefonla davet etmek yerine, Ankara Emniyeti’ne gönderdikleri talimatla “esnek gözaltı uygulaması” olarak bilinen “mevcutlu” biçimde polisçe hazır bulundurulmamı tercih etmişti.
İki yıl öncesinde yaşadığım tecrübeyi hatırlayarak hareket ettim doğal olarak. Mevcutlu almaya gelen sivil polis ekibiyle, T24’ün ofisinin bulunduğu iş merkezinden yine polisin yaptığı kamera kayıtları ve meraklı bakışlar eşliğinde önce sağlık kontrolü için hastaneye, oradan da savcılığa götürüldüm.
Avukatlar gözetiminde savcılık ifadeyi aldı. Avukatlar, görüşlerini tutanağa aktardı. Yeri gelmişken, BTK’nın karşı ve yalanlayıcı açıklamasına karşı bu satırların yazarı olarak Büyüteç’teki bilgilerin doğru olduğu görüşümün arkasında durduğumu belirteyim.
İşlem sonucunda, savcılık dosyayı “yurt dışına çıkış yasağı” talebiyle mahkemeye sevk etti. Mahkemenin savcılık kararına uymasıyla geç saatlerde, “tutuklamanın bir alt hükmü yurt dışına çıkış yasağı” kısıtlamasına sahip bir gazeteci olarak adliyeden ayrıldım.
Yorumlar
Yorum Gönder